OKUL BAŞARISINDA AİLENİN ROLÜ

Çalışma alışkanlığı kazandırmak sadece okul başarısı için gerekli değil,  aynı zamanda yetişkin yaşantısında da organize olmak, planlama yeteneği geliştirmek ve iş hayatındaki başarı için gerekli temel beceri kazanmak anlamına da gelmektedir.

Ödev: İlköğretim müfredatında ev etkinliği olarak isimlendirilmektedir.

Amaç: Küçük sınıflarda ev ödevi, çocuğun kendi başına çalışma deneyimi kazanmasına fırsat verir. Yine ödevler sayesinde okulda başarma duygusunu ilk kez tatma fırsatını bulur. Yani öğrencinin öğretimi yapılan konuyu pekiştirmesi ve konunun genel tekrarı yapılması öğrencinin ödeviyle yeteri öğrenmenin gerçekleşip gerçekleşmediğini kontrol etmek amacıyla kullanılmaktadır.

Ödevlerde Ailenin Desteği: Anne babanın çocuğun ödeviyle ilgili en önemli sorumluluğu çocuğun kendi başına ödevini yapma çabasına yardımcı olmak ve ödev bittiğinde tam anlamıyla çocuğun ürünü olmasını sağlamaktır.

Çocuk Ev Ödevleri Konusunda Eleştirilirken Dikkatli Olunmalıdır; Çocuğun yapamadığını, beceremediğini vurgulayan, onu arkadaşlarıyla kıyaslayan kırıcı ve aşağılayıcı tutumlar hem ÖZGÜVENİ HEM DE ÖDEV YAPMA İSTEĞİNİ KÖRELTİR.

  • Ailenin destekleyici tavrı çok önemlidir.
  • Bu tutum başarısızlığı, başarıya dönüştürebilir.
  • Ödevde dikte edici tarzda ve doğrudan yardım, çocuklarda “ TEK BAŞIMA İŞ YAPAMAM “ inancını ve bağımlılığını geliştirebilir.
  • Olumsuz eleştiri sonucu oluşan ödev yapmama ve çalışmaya isteksizlik ÇOCUĞUN BELKİ DE ÖMÜR BOYU TAŞIYACAĞI BİR TUTUM olarak kalacaktır.

 

Ayrıca anne babanın ”çok bilen” tavrı çocuklarda yetersizlik duygusunun oluşumuna neden olduğu göz ardı edilmektedir.

 

  • Bazen üst üste gelen ödevler bıkkınlık ve isyan duygusu yaratabilir. Bunun da doğal olabileceğini göz ardı etmemek gerekir.
  • Böyle bir durumda sorunların ve duyguların paylaşılması önemlidir. Ona duygularını açıklama olanağı tanımak ve paylaşmasına fırsat vermek anlaşıldığı hissini yaratıp, rahatlatacaktır.
  • Başkalarının duygu ve düşüncesine değer vererek kendini rahatça ifade edebilmeyi, yaratıcılığını geliştirmeyi öğrenecektir.

 

Aileye düşen en önemli görev “ çalışma isteğini artırmak ve onu çalışmaya teşvik etmektir.”

 

OLUMSUZ AİLE TUTUMLARI

Aşırı Koruyucu Tutum: Bu ailelerde anne-babalar çocuğa gereğinden fazla özen gösterip onu denetim altında tutarlar. Çocuğun başına kötü şeyler gelir diye kendi başına bir şeyler yapmasına izin vermezler. Çocuğun tüm ihtiyaçları büyükleri tarafından karşılanmaya çalışılır.

Aşırı Koruyucu Anne ve Baba Tutumunun Çocuk Üzerine Etkileri:

  • Çocuğun aşırı bağımlı, ürkek, çekingen ve güvensiz bir kişilik geliştirmesine neden olur.
  • Çocuğun hatalarının sonucunda yaşayarak öğrenmesine izin verilmez, sorumluluk duygusunun gelişmesi engellenir.
  • Çocuk ileriki yaşamında karar almakta ve uygulamakta zorluk çekeceği gibi yaşama karşı içinde bir korku oluşturur.
  • Çocuğun kişiliği olgunlaşamaz. İnatçı, istediğini tutturan, mantıksız kavgalar çıkaran, çabuk mutsuz olan bir çocuk ve ileride benzer niteliklere sahip bir yetişkin olur.
  • Çevresindeki insanlarla iletişim kurmakta güçlük çeker.

Aşırı Baskıcı-Otoriter Tutum: Otoriter tutumda çocukların kişilik özellikleri, ilgi ve gereksinimleri dikkate alınmamaktadır. Çocuğun istekleri bastırmaya çalışılır. Katı bir disiplin anlayışı vardır. Çocuğa açıklanmada kurallar konulur ve bu kurallara kesinlikle uyması istenir, bu konuda anne-baba asla tartışma kabul etmez.

Aşırı Hoşgörülü –Tavizkar Tutum: Denetimin düşük, tepkiselliğin yüksek olduğu bir tutumdur. Saldırgan tutumlar dâhil çocuğun her tür davranışları hoşgörü ile karşılanır. Davranışlara sınır çekilmez ve yaptırım uygulanmaz. Anne babaların bu aşırı hoşgörülü tutumları çocuğun onlara hükmetmesine ve çok az saygı göstermesine neden olur. Toplumun kendilerine vermediği hakları kendisine veren çocuk içinde bulunduğu grubun veya okulun kurallarına uymada güçlük çeker.

İzin verici (Hoşgörülü) Tutumun Çocuğun Kişilik Gelişimi Üzerindeki Etkileri:

  • Her istediğini yaptırmayı alışkanlık haline getirir.
  • Kural tanımaz.
  • Ev dışındaki kurallarla karşılaşınca hayal kırıklığına uğrar.
  • Her istediği olmadığı için arkadaşlarına uyum sağlamakta güçlük çeker.
  • Anne-babasına hükmeder ve onlara çok az saygı gösterir.
  • Bencil ve şımarık olur.
  • Başkaldırıcı olur ve toplum dışı davranışlar sergiler.
  • Doyumsuz olur.

 

Aşırı kural koymak da, fazlasıyla kuralsız olmak da çocuğa zarar verir.

Çocuk için evde düzenli ve kuralların olduğu bir ortam gereklidir.

 

Olumlu Aile Tutumu Destekleyici Tutum: Bu tutuma sahip anne babalar, çocuklarını herhangi bir karşılık beklemeden içten ve derinden bir duyguyla severler. Çocuklarının davranışlarını ilgi ve anlayışla izleyip, kendi ayakları üzerinde durabilecek şekilde yetiştirirler.

  • Çocuğunu kabul eden anne ve baba çocuğun ilgilerini göz önünde bulundurur ve onun yeteneklerini geliştirecek ortam hazırlar.
  • Aileyi ilgilendiren kararlar alınırken çocuğunda fikri alınır. Bu ailelerdeki genel görüş “çocukta bizimle yaşıyor ve alacağımız kararlarda onunda söz hakkı olmalıdır.”şeklindedir
  • Çocuk sınırlar içerisinde özgürdür. Neyi, ne zaman ve ne şekilde yapacağını çok iyi bilir.
  • Aile bireyleri arasında etkili bir iletişim söz konusudur.

 

Kesinlikle Çocuğunuzu Kimseyle Kıyaslamayınız

Eğer çocuğunuzla ilişkiniz genel olarak olumlu ise ölçülü bir şekilde “ çalış” uyarısı ve çalışma şartlarının hazır edilmesi biraz sıkıcı gelse de, çocuğunuza sorumluluğunu hatırlatacaktır.

Kaç yaşında olursa olsun birçok kişinin çalışmaya başlamak için bu tür bir uyarıya ihtiyaç duyduğu bilinmektedir.

Eğitimde Esas Amaç: “ YANLIŞLARIN YAKALANMASI” OLMAYIP     ”DOĞRULARIN YAKALANMASI”DIR.

OKUL- AİLE İŞBİRLİĞİNİN BAŞARIYA KATKISI

Günümüzde okul bir yönden çocuklarımızı hayata hazırlama ve sosyalleşme sürecinde önemli rol oynarken, aynı zamanda ailelerin eğitimi konusunda da yardımcı olmaktadır. Eğitimde devamlılık ilkesi göz önünde bulundurulduğunda, okulun aile ile işbirliği boyutunun da katılması bir başka önemli noktadır. Okul ile aile işbirliği sayesinde ev ödevleri, derslere hazırlanma yöntemi, günlük ders çalışma programı yapma konusunda ortak tutum benimsenmiş olur.

Okul- Veli İşbirliği/Okulla İletişim

  • Öğretmenleri ile diyalog halinde olun. Çocuğunuzun özel durumları varsa bunlar hakkında mutlaka öğretmeni bilgilendirin.
  • Bunu yaparken diyalog hatalarından kaçının.
  • Dersleri bölerek sınıfa girmek, En basit konularda bile sürekli telefonla aramak vb.
  • Ders başarı durumunu Sağlıklı ve devamlı takip edin.

(Çocuğu aşırı ders baskısı altında tutmak, çalışırken kendiniz bağımlı kılmak, ya da tamamen serbest bırakarak aslında hiç ilgilenmemek gibi hatalardan sakının.)

  • “Bizim öğretmenimiz”, “ bizim okulumuz”, “bizim ödevimiz” ifadelerinden kaçının.
  • Çocuğunuzu okula karşı negatif etkileyecek, okulla, öğretmeniyle ve okumakla ilgili olumsuz eleştirileri onun yanında yapmayın.

DİSİPLİN

Disiplin, bir eğitim aracı olarak düşünüldüğünde korkutma, utandırma, gururunu kırma gibi kavramlarla iç içe olmamalıdır. Disiplinin iki temel amacı vardır; Birincisi, çocuğa anlaşılır, kesin ve sınırları olan, güvenli bir ortam sunmaktır. Bu ortam çocuğun sağlıklı gelişimi için gereklidir.

Disiplinin ikinci amacı ise, çocuğun kendi kendini yönetme yeteneği yani özdenetim kazanmasıdır. Çocuk denetim altında değilken de öğrendiklerini uygulayabilmeli, kurallara uymayı sürdürebilmelidir. Ana babası yanındayken kurallara uyan, ama denetim kalkınca çığırından çıkan çocuk özdenetim yeteneği kazanmamış demektir.

Bazı evlerde disiplin vardır ancak ne zaman, nerede uygulanacağı belirsizdir. Anne – babanın tutumu aşırı hoşgörü ile sert cezalandırmalar arasında gidip gelmektedir.

Bir gün görmezlikten gelinen davranış, ertesi gün ağır ceza görüyorsa, annenin yaptığını baba bozuyor ya da babanın verdiği cezaya anne karşı çıkıyorsa, orada tutarsızlık gerçekten vardır.

 

DİSİPLİN için ÖNEMLİ İLKELER 

  1. Tutarlılık disiplin için en önemli ilkelerden biridir. Ana baba çocuğu uygun olmayan bir isteğine birkaç kez “Hayır” dedikten sonra sonunda “Evet” diyorsa, çocuk ısrar etmesinin işe yaradığını öğrenecektir.
  2. Ana babanın sözbirliği ve işbirliğİ yapması disiplin için gereklidir. Anne çocuğa “Dışarı çıkmadan önce oyuncaklarını topla” dediğinde baba “Bırak gitsin, arkadaşları bekliyor” diyorsa çocuk işine gelen kuralı dinleyecektir.
  3. Ana baba davranışlarıyla çocuğa örnek olduğunu unutmamalıdır. Anne baba öğrettikleri kuralları kendilerinin de sergiliyor olması gerekir. Kardeşine vurduğu için çocuğunu döven bir baba “kimsenin kimseye vurmaması gerekir” kuralını önce kendisi bozmuş olur. Çocuklar ana babaların birbirilerine nasıl davrandıklarını gözlemlerler. Eşini sürekli eleştiren ya da ona alaycı bir şekilde yaklaşan bir babanın yanında çocuğun kardeşine olumlu ve saygılı davranması beklenemez.

Anne ve babanın zihinlerinde nasıl bir çocuk istedikleri konusunda, daha doğumdan önce hayali bir çocuk kavramı oluşur. Dünyaya gelen çocuk, anne ve babanın beklentilerine uygun olmadığı takdirde, oluşan kırıklık sonucu, anne babada reddetme tavrı gelişir.

 

  Seda ÖZÜK

    Psikolog /  Kurum Müdürü