Otizmin Olası Belirtileri
Otizm kişileri farklı derecelerde etkilemekle birlikte ortak özellikleri bulunmaktadır. Dr. Lorna Wing (1989) bunu eksiklik üçlüsü olarak tanımlıyor.
Sosyal iletişim (ilişki kurmada yaşadıkları güçlükler)
Sosyal anlaşabilme (sözel ya da sözel olmayan diyalog kurma zorluğu)
Hayal kurabilme ( normal gelişmenin bir parçası olan oyun ve hayal edebilmede güçlük)
Bunlara ek olarak sürekli tekrarlanan davranış biçimi ve değişikliğe direnç görülür. Genellikle bu durum 3 yaşın altında başlar,
Ayırıcı tanı / Otistik çocukların gösterebileceği davranışlar
Otistik çocuklar aldırmazlık, önem vermeyiş gibi davranışlar sergileyebilir. .
Sadece yetişkin ısrar ederse ve yardımcı olursa bir eyleme katılabilirler.
İhtiyaçlarını yetişkinin elinden tutarak ifade ederler.
Tek taraflı bir iletişim söz konusudur.
Diğer çocuklarla oynamazlar.
Konuşma ekolaliktir; söylenenleri papağan gibi tekrar ederler.
Durmadan aynı konuda konuşurlar.
Dikkat çeken tuhaf davranışları vardır.
Nesneleri ellerinde tutmayı ya da döndürmeyi severler.
Yaratıcılık ve taklit etme yetersizdir.
Çeşitlilik yoktur.
Göz teması kurmada pek başarılı değillerdir.
Yersiz, çocukça gülüş gösterebilirler.
Bazıları bazı şeyleri çok iyi yapabilse de bu becerileri sosyal algılama gerektiren konularda değildir. Birçoğunun duyuların gelişimi ile ilgili sorunları vardır. Aşırı hassaslık ya da tam tersi söz konusudur. Bazıları mükemmel göz teması kurabilse, kucaklanmaktan, dokunulmaktan hoşlanabilse de bazıları bunu şiddetle reddedebilir.
OTİZMİ ANLAMAK
Empati
Otistik birey kendisinin ve başkalarının farkında olma konusunda zorluk çeker.
Otistik çocuklar kendilerinin ve başkalarının duygularını, nasıl hissettiklerini yorumlamada sıkça başarısızlığa uğrar. Gözyaşı ya_da ağlayan kişinin duruşu, çıkardığı ses hoşlarına gidebileceğinden başkaları ağlarken gülebilirler. Yüz ifadeleri ruh durumlarını tam olarak yansıtmaz. Mesela acı içinde iken hiç de öyle görünmezler, onlara kendilerinin ve başkalarının duygularını tanımlamasını öğretmek gerekir. Resim kullanımı, bir olayı yaşarken doğru tanımlamak bu konuda yardımcı olabilir.
Yüz ifadelerini, vücut dilini anlayabilme ve sosyal ipuçlarını yakalayabilme
Kendisini başkasının yerine koyup düşünebilme becerisi, konuşmadaki gizli anlamları, yüz ifadelerinde, özellikle gözlerdeki anlamları anlamada otizmli çocuklarda -buna Aspergerli çocuklar da dahil- büyük eksiklik söz konusudur. Ezbere dayalı hafızada çoğu çok iyi olabilmekle birlikte hafızadan bilgiyi aktarabilme daha ziyade, bir konu çerçevesinde verilen ipuçlarına dayalıdır.
Değişime direnç
Otizmli bireyler değişimin farkındadır ama birçoğu yaşadıkları değişimi anlamakta güçlük çeker.
Görsel bilgiyi işlemede yaşanabilecek sorunlar
Otizmli çocuklarda ilgi çeken başka bir nokta da görsel nesneye karşı istikrarsız tepkileridir. Birçoğu, sınırları belirlenmemiş, geniş alanlarda bulunmaktan rahatsızlık duyarlar.
Fiziksel hareketlerde yaşanan güçlükler
Otizmli bazı çocuklar, hareketi planlama, taklit edebilmenin yanı sıra, el becerileri ve büyük vücut hareketlerinde de fiziksel güçlük yaşar. Bazıları parmak uçlarında yürüme davranışı sergiler -bu, nörolojik nedenlerden de kaynaklanabilir. Çocuğun eğitimine fiziksel eğitim programını dahil etmenin yararı vardır.
Dikkat eksikliği
Otistik çocuklarda dikkat eksikliği bilinen bir olgudur. Dikkatleri bir nesnenin sadece bir bölümüne odaklanır, diğer alanları görmezden gelirler. Yani bütünden ziyade parça görürler. Otistik bir çocuk dikkatini yapmasını istediğiniz bir ödeve değil, kendi ilgisini çeken başka bir nesneye yoğunlaştırabilir.
Soyut düşünce
Otistik çocuklar öğrendiklerini genellerken zorluk çekebilirler; bunun öğretilmesi gerekir. En önemli becerilerin işlevsel bir konu içerisinde öğretilmesinde yarar vardır, yani öğretilenin bir anlam ifade etmesi lazımdır. Otistik çocukları düşünmeye itecek, karşılaştıkları sorunları çözmeye teşvik edecek, öncelikle de kavramayı öne çıkaran bir yaklaşım benimsemek gerekir.
Hafızadan istenilen bilgiyi aktarabilme; gruplandırma, sürekli prova yapma, görsel teknikler, şemalar ve verilere bağlıdır.
Otistik çocukların büyük bir bölümü konuşulanı sözlük anlamında algılamakta. Birçoğu dar kapsamlı dil kalıplarını konuşmada ipucu olarak kullanıyor. Çocuğun kelimenin anlamı ile konuşmacının demek istediği arasındaki farkı anlamasını sağlamak gerekiyor.
İletişimde mimikleri anlamak, yorumlamak konusunda da büyük güçlük yaşadıkları bir gerçek …
Çoğu otistik çocuk yapılan testlerde iyi bir performans sergiliyor. Buna test dilinin net, cümlelerin genellikle kısa, istenilenin kolay anlaşılır oluşu, insan faktörünün (anlamda değişiklik yaratabilecek yüz ifadeleri, vb. ile) olmayışı neden gösteriliyor. Ama konuşma dilinde bu netlik, çocukla iletişime giren kişilerce pek sağlanamıyor. Bu da konuşma dilini kavramada zorluk yaratıyor. Otizmli bir çocukla iletişim kurarken kullanılan dilin kısa, net olması, arada onun cevap vermesine fırsat verecek duraklamalarla sürdürülmesi gerekiyor. Bazıları işitsel bilgiyi anlayıp size cevap verebilmede daha fazla zamana ihtiyaç duyuyor. Otistik çocuklar konuşma dilindeki ses vurgulamasını yakalıyorlar ama anlamı yakalamada zorluk çekiyorlar. Bu da kimilerinin robotvari konuşmasına yol açabiliyor. Elinizde tuttuğunuz bir nesneye ya da sizin işaretlediğiniz bir yere bakmasını sağlamak o kadar da kolay değil. İletişimin bu biçimi, normal çocukların gelişiminde 6 ay civarında başlıyor. 12 aylıkken bebek, elinde tuttuğu bir şeyi size gösterip paylaşmak istiyor. Otistiklerin ise bakışları sizin gösterdiğiniz şeye değil, başka bir nesneye odaklanabiliyor ya da dikkatlerini sizin gösterdiğiniz nesnenin bir bölümüne veriyorlar. Bu durumun dil ve algılamanın gelişmesinde önemli bir etkisi var kuşkusuz. Dünyayı onların gözleriyle görmeye çalışmamız gerek ki bu da çok zor!
Çocuk, dili kullanmada, anlamada büyük zorluklar yaşıyorsa da öğretilenin ezberletilmesinden ziyade, bir kavram içerisinde verilmesi, eşleştirerek anlamasını sağlamak önem taşıyor.
Otistik çocukların büyük bir bölümü, konuşulan konuyu anlamada, kendi fikirlerini buna katarken zamanlamada büyük zorluk yaşar. Genellikle başkalarını dinlemekten ziyade kendi ilgilendikleri konuyu aktarmaya yöneldikleri için diyaloğu monoloğa dönüştürürler.
Çözümleme yapabilme, neden-sonuç ilişkisini ifade edebilme
Otistik bireyin düşünme tarzında, problem değişse bile uyguladığı stratejiyi olduğu gibi sürdürme eğilimi yatar. Bu düşünme tarzını kırmak gerekir. Adım adım düşünme becerisi çocuk kendisi için en uygun olan durumu seçebildiğinde gerçekleşir. Bunu geliştirmek üzere işe çocuğun hareketlerinin, yüz ifadesinin filmi çekilerek başlanabilir. Bunları bir sıraya dizebilme, sonra da fotoğraflarla olsun anlatabilme iletişimde olumlu bir rol oynayabilir.
İletişimin doğasında dört ana faktör var. Bir konu olmalı; öğretme işlemi çocuğun kendisinin, ihtiyaçlarının farkında olmasına, bir şeyleri paylaşma duygusunun geliştirilmesine yönelik olmalı.
İletişimi sağlayabileceği bir araç olmalı. Bunda görsel malzemeleri kullanmanın büyük faydası var, eğer çocuğun otizmden başka bir de görsel sorunu yoksa tabii.
Çocuğun iletişim kurması için neden olmalı.
İletişim kurabileceği birisi olmalı.
Önemli olan çocuğa iletişimi kavratmak.
Farklı bir bakış
Çoğu otistik kişi sosyal yaşama katılmak ister ve ayakta kalabilme stratejisi geliştirir. Bu da çevrelerinde olup biteni anlamaksızın kopya etmektir! Benzer davranışı, tanımadığımız, toplumsal kurallarını bilmediğimiz yabancı bir ülkeye giden bizler de sergileriz.
Otistik kişilerle iletişim tek yönlüdür; sıra ya sizindir ya da onun. İnsanların niçin farklı davrandıklarını keşfetmeye çalışsalar bile her şeye uzaktan, çoğunlukla büyük bir ilgi ile bakarlar, zevk alırlar. Sanki bir bilim adamı yabancı bir kültürle temas kurmakta gibidir.
Otistik çocukların güçlü olduğu hususlar
Tek bir aktiviteye ya da bir detaya uzun süre konsantre olabilme becerisi.
Olgu ve becerileri öğrenme tarzlarına göre bir özel yöntemle (sözgelimi resim, fotoğraf, simgeler benzeri görsel malzeme ile) kendilerine verilmişse öğrenebilme becerisi.
Dünyaya çok özel bir bakış ve algılayış (Bu, aileleri arasında mizaha yol açan bir nitelik olabiliyor).
Bulmacalar, bloklarla oynama, sayı ezberleme, müzik gibi konularda güçlü ve az rastlanır bir öğrenme tarzı.
ARI: Autism Research Institute.
Uğraş Terapisi
Çeşitli beden hareketleri:
Oyun hamurunu elle yoğurmak, yuvarlamak.
Banyo yaparken banyo süngerinden elle sıkarak su çıkarmak. Parmakları kıskaç gibi kullanmayı öğretmek üzere küçük süngerler kullanmak.
Bilyeleri ya da buruşturulmuş kağıt parçalarını masa üzerinde parmak ucuyla itmek.
Tek elle kağıt buruşturmak.
Su tabancasında tetik çekmek.
Diğer parmakları birer birer başparmağa dokundurmak.
Bir ipi ya da elastik bir bandı çekmek. İp çekme oyunu.
Stres topunu bastırarak ezmek.
Çamaşır mandalı ya da klipsleri açmak.
Omuz güçlendirme egzersizleri.
Top yuvarlama.
El arabası ile yürüyüş.
Dört ayak üzerinde dururken ayaklarla geriye doğru tekme hareketi yapmak.
Duvarı iter gibi yapmak.
Emeklemek.
Yüzükoyun yatarak kolların üzerinde vücudu desteklemek.
Başın üzerinden top fırlatmak.
Resimle yapılan aktiviteler:
Tıraş köpüğü ile aynada resim çizmek.
Kum havuzunda resim çizmek.
Renkli tebeşirle kaldırıma resim çizmek.
Yapmasını istediğiniz resmi ona gösterip bunun üzerinden farklı şeyler yaratarak çizmesini istemek.
Zımpara kağıdının üzerine parmaklarıyla şekiller çizmesini istemek.
Boyaya batırılan parmaklarla resim yapmak.
Çeşitli pozisyonlarda (yüzükoyun yatarak, ayakta durarak) resim yapmak-yazı yazmak.
Model kalıpla şekiller, resimler çizmek.
Lovaas Metodu (Uygulamalı Davranış Analizi-Applied Behavioural Analysis- ABA)
ABA Yaklaşımı
“Otizm, kökeninde nörolojik nedenler olan, davranış eksiklikleri sendromu. Bilimsel araştırmalar otistik çocukların normal çocukların öğrendiği ortamlarda öğrenemediğini, ancak özgün programlarla birçoğunun ilerleme kaydettiğini gösteriyor” diyor psikoloji alanında uzmanlar. “Uygulamalı Davranış Analizi, belirli bir konunun sistematik olarak ve adım adım öğretilmesi ile gelişimin takibini içeriyor”.
ABA programında özellikle dil gelişimi, taklit, sosyal davranışların kazanımı, bağımsız oyun oynama becerileri, kendine bakabilme becerisini kazandırmak amaçlanırken saldırgan, ritüel davranışların da en aza indirilmesi hedeflenmiş. İki yılın sonunda normal sınıflarda başarılı olabilmeleri için gerekli becerileri kazanamayanlar ABA programını haftada 40 saat olmak üzere 6 yıl boyunca sürdürmüşler.
Yoğun ABA programı uygulanan 19 çocuktan 9’u (%47) ilkokulu başarıyla bitirmiş ve IQ testleri 94 -120 ile normal ya da üstün seviyeyi yakalamış. 8’i (%42) dil ve öğrenme zorluğu gösteren çocuklar için açılan sınıfları başarı ile bitirirken IQ’ ları hafif derecede zihinsel gerilik göstermiş. İletişimde, kabul edilir normal davranışları kazanmada büyük ilerleme kaydetmekle birlikte normal sınıflarda başarılı olmalarına yeterli düzeyde beceri kazanamamışlar. Geri kalan iki çocuk ise otistik/zihinsel özürlülere yönelik sınıflara katılmış.
ABA Uygulamasının Kriterleri
Davranışın vurgulanması (behavioral emphasis)
ABA metodu; davranış kökenli, yapılandırılmış, ödüllendirmeye dayalı özgün tekniklerin, davranışı biçimlendirme, ileri-geri zincirleme öğretim, öğrenimin kontrolü, farklılıkların ayırt edilebilmesi, destekleme ve desteği geri çekme aşaması ile taklidin öğretilmesi alanlarında kullanımı olarak özetlenebilir.
Ailenin katılımı
ABA’ da önemle vurgulanan bir husus. Ailenin katılımı olmadığında yürütülen programların evde ve sosyal ortamlarda davranış gelişimine çok nadir olarak katkıda bulunabileceği belirtiliyor.
Birebir Eğitim
İlk 6-12 ay arasında eğitimin birebir olması ve grup ortamından kaçınmak gerektiği, otistik kişinin bu şekilde daha iyi öğrendiği vurgulanıyor.
Normal ortama katılım
Gerekli iletişim becerileri kazandırıldıktan sonra otistik çocuğun sosyal ortamlara sokulmasının önemi vurgulanıyor.
Yoğunluk
Programın etkili olabilmesi için haftada 40 saat gibi yoğun bir terapi alınmasının önemi vurgulanıyor. Özellikle ABA’ya başladıktan sonra ilk 6-12 ay arası haftada 40 saat dil gelişimine yönelik programların uygulanması gerektiğini; programın daha sonra diğer çocuklarla uyumun sağlanmasına yönelik diğer programlarla dengelenebileceğini söylüyor Dr. Lovaas.
Süre
Otistik kişi için eğitim hayat boyu sürmeli, yoksa kazanılanlar kaybedilebilir, diyor Dr. Lovaas. Verilere göre sadece çok küçük yaşta terapiye başlayan çocuklar 7 yaş öncesi normal fonksiyona ulaşabilmişler.
Klasik Bir Lovaas Programının Akışı
*Gel otur, yüzüme bak, annene babana git, buraya gel vb. uygulamalar (early receptive l
anguage).
*Davranış analiz edilerek çocuğun kaprisli ya da kendine zarar verici, başkalarına karşı
saldırgan davranışlarını kontrol altında bulundurmak, bu davranışlara şekil vermek,
tekrarlama davranışlarını -stimülasvon- azaltmak (reduction of disruptive behaviour).
*İsimlendirme (object & behaviour labelling). Nesneleri göstererek isimlendirme.
*Sözel taklit (verbal imitation). Sesler, kelimeler, ses tonu, telaffuz, sesin yükselip
alçalması, hecelere ayırmak …
*Soyut kavramlar (abstract concepts). Renkler, boyut, evet/hayır, gruplar, şekiller,
zamirler, edatlar, aynı/farklı, ilk/son, ne kayboldu? farkındalığı. Duygular, kim, nerede,
ne zaman, niçin gibi sorular.
*Cümle yapıları, tarif etme (sentence structure & descriptions). Basit cümle kalıpları,
geçmişten konuşabilme, belli bir konuda konuşabilme, resimleri/o an olan bir olayı
açıklayabilme, gelecek zaman, dinleme, hikaye anlatımı, istiyorum/sahibim/görüyorum
kavramlarının kullanımı.
*Okul öncesi sınıf hazırlığına yönelik programlar (preacademics classroom practice).
Harfler, okuma, rakamlar, sayı sayma, yazma/çizme, çözüm üretebilme, ev ödevleri,
sınıf pratiği, gözlem yoluyla öğrenim.
*Toplumsal dil (sociallanguage). Okul öncesi gruplarda oynanan bazı oyunlar, bilgi alıp
verme, diyalog, diyaloğa katılım programları.
*Oyun becerileri/yaşıtlarıyla kaynaşma (play skills/peer integration). Bulmacalar, basit
oyuncaklarla oynama, top oyunu, hayali oyunlar, tombala benzeri oyunlar, yazılmış, set
olarak hazırlanmış oyunlar, spor, bir oyun arkadaşı ile oyun programı, oyuna dair
konuşma, grup halinde oynama, öğretmen rolünü oynama, kendini ortaya koyma
programları.
*Kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme, giyinip soyunabilme, tuvalet eğitimi, toplum içinde
emniyet, ev içi tehlikeler konusunda eğitim programları.
Roni örneğinde ABA uygulaması
Çocuğu masaya çağırdığınızda her oturum kısa ve net bir komutla başlıyor. Başlangıçta çocuğun bunu yerine getirmesine yardım ediliyor (prompt tekniği), bu yardım sistematik olarak azaltılıyor. Bağımsız davranışın kazanılması için bir davranışı yerine getirirken çocuğa verilen yardımın mümkün olduğu kadar kısa sürede geri çekilmesi gerekiyor. Çocuk bağımsız olarak istenileni yaptığı ve bu en az iki kişi tarafından onaylandığında hedef konunun masa başında ya da kontrollü ortamda öğrenilmiş olduğu kabul ediliyor.
Bir sonraki aşama ise bunun farklı ortamlarda, farklı kişiler karşısında genellenmesi. Birçok otistik çocuk genellerne aşamasında büyük sorun yaşıyor; sözgelimi evde gösterdiği bir beceriyi başka bir ortamda gösteremeyebiliyor. Konunun tam olarak öğrenebildiğinin teminatı ise bu aşama. Bir ortamda edinilen becerinin başka bir ortamda tekrarının (genelleme) asıl hedefi masa başı çalışması değil, doğal ortam. Edinilen bir becerinin unutulmaması için periyodik olarak gözden geçirilmesi gerekiyor.
ABA’nın diğer önemli bir unsuru da örnekleme (modeling) . Burada söz konusu olan, doğru cevabı, dili örnekleme. Başlangıçta bunu eğitmen yapıyor. Sonraki aşamalarda varsa kardeşi ya da başka çocuklar programa dahil edilerek eğitim gören otistik çocuğun onu model alması sağlanıyor.
ABA’nın temel taşı ise ödüllendirme. Çocuğu motive eden şey ne ise, öğretirken o kullanılıyor
Eğer verilen ödül istenilen davranışın oluşmasına yardım ediyorsa davranışın süreklilik kazanma olasılığı artıyor. Tersi de geçerli; ödül verilmiyorsa istenilen davranışın ortaya çıkma olasılığı düşüyor. Çocuğu motive edecek, öğrenmeye teşvik edecek ve bundan hoşlanmasını sağlayacak öğretme ortamının oluşturulması gerekiyor.
Sorunlu davranışlarda ABC (Antecedent-Behaviour-Consequences) dizgesi uygulanıyor; sorunlu davranış öncesi, davranış ve sizin buna karşılığınız bir bütün içinde ele alınıyor. Sorunlu otistik davranışlar üzerinde çalışırken bunlar ya görmezden geliniyor ve çocuk başka bir yöne kanalize ediliyor ya da sorun olan davranış kabul edilir davranışı kazanmasını sağlayıncaya kadar ödüllendirme ile eşleştirerek biçimlendiriliyor. Her seferinde tek bir sorunlu davranış ele alınıyor.
Çalışmaların kısa sürmesi, komutların hızla aktarılması, çocuğun aynı tempoda cevap vermesinin beklenmesi. Genellikle üçer saatlik dilimler halinde sürdürülen çalışmalarda çocuk kendi programı dahilinde sürekli konudan konuya geçirilerek dikkati uyarılıyor.
Çocuğun davranışını kontrol etmek, başarılı olmasını sağlayarak ödüllendirmekti.
ABA-SÖZEL DAVRANIŞ ( VERBAL BEHAVIOUR ) PROGRAMI
Her çocuk farklı bir bireydir. Bu yüzden her çocuğun eğitimini onun ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde planlamak ve bunu gerçekleştirmek gerekir. Ana baba ve eğitimcilerin çocuğun dil becerilerinin gelişmesinde hangi metodun uygulanacağını ve istenmeyen davranışları azaltmak için bunun olması gerektiğini bilmeleri son derece önemlidir.
Erken müdahalenin önemini vurguluyor uzmanlar. Dile müdahale amaçlı eğitici programda belirli hedetlerin olması gerektiği belirtiliyor ve bu konuda en etkin muüdahalenin içerdiği (şekillendirme, ipucu verme, desteği kademeli olarak çekme, kavramları birbirine ekleme, motivasyonda farklılık vurgulayan nesneler kullanma teknikleri gibi) özel tekniklerden dolayı Uygulamalı Davranış Analizi (ABA) olduğunu ileri sürüyorlar.
Özellikle konuşmayan ya da sınırlı dil becerisine sahip çocuklar için etkili bir dil programının oluşturulabilmesinin ön koşulunun kapsamlı, gözIeme dayalı bir analiz ve buna dayanan bir müfredat olduğu vurgulanıyor. Programın önemli bir parçası da çocuğun gelişimini takip etmeyi sağlayan bir dizi çizelge.
Her bir dil becerisi, sistematik bir biçimde adım adım ilerleyerek kazandırılmayaçalışılıyor, gelişim takip ediliyor.
ABBLS: The Assessment of Basic Language and Learning Skills.
RONİ ve ARAYIŞLAR
Otizm ve Sosyal İlişkiler
Lorna Wing otistik çocukları üç gruba ayırıyor. İlki, çocuğun bütünüyle kendi dünyasına kapandığı, çevresinin farkında olmadığı ağır otizmden etkilenenler. İkincisi siz adım atarsanız cevap veren pasif otistikler. Üçüncüsü ise aktif olan ama yadırganacak davranışlarda bulunabilenler.
Okul sosyal ilişkilere ve çocuğun kendine güven kazanarak daha bağımsız hareket edebilmesine imkan sağlıyor. Bununla birlikte çocuklar birbirini taklit edebiliyorlar. Taklit edebilme arzu edilen çok önemli bir beceri ama otistik ya da sorun yaratacak davranışları başka çocuklardan kopya etmesini arzu etmiyorsunuz elbette. Sadece otistiklerin gittiği bir okulda kendilerine model alabilecekleri çocuk sayısı sınırlı olacağı için sorunlarla karşılaşmak olası.
Otistik Çocuklar İçin Sosyal Aktiviteler
Sosyal ilişkilerin arttırılması, otistikler için üzerinde önemle durulması gereken bir konu.
Otistik bir çocuk için grup içerisinde hareket edebilme, etkinlik süresince grupta kalabilme, verilen komutları anlama ve takip edebilme gibi beceriler zor olabilir.
Bütün sosyal etkinliklerin otistik çocuğa yeni öğrenme kapıları açarken, düşüncede esneklik, dar kalıpların dışına çıkma, başkalarıyla iletişim kurma, sosyalleşme imkanı doğurduğunu düşünüyorum. Bu imkanı sunmak, otistik çocuklarla çalışan herkesin görevi olmalı bence.
ISOBEL
Isobel’ in ilerlemesini istiyorsak ona özel bir çocuk muamelesi yapmamalı ve acımamalıydık; ondan normal beklentilerimiz olmalıydı.
DANNY
İdeal terapi koşullarında bile %53 ‘lük bir oranın, diğer bazı çocuklarda görülebilen şaşırtıcı gelişmeyi göstermemiş olduğunu Lovaas araştırma sonuçlarının kendisi söylüyor.
Kendi çocuğunuzu bilmek ve sevmek bir şey, başkalarının çocuklarına enerji ve sevgi aktarmak ve onların öğrenmesinden keyif almak ise bambaşka bir şey.
Otizmle Birlikte Yaşamaya Dair
Bizlerin çocuklarımızla beraber otizmi değişik evreleriyle yaşadığımızı, hayatı kavramalarını, yaşadıkları dünyayı algılamalarını sağlayabilmek için muazzam bir mücadele verdiğimizi görmüyorlar.
BİR FARKLILIK YARATMAK
Kıyıda yürüyen bir çocuk, kumlara vurmuş binlerce deniz yıldızıyla karşılaşmış.
Ölmemeleri için birer birer denize atmaya koyulmuş. İzleyenler, o kadarını kurtarmasının imkansız, çabasının boş olduğunu söylemişler: “Ne fark eder ki senin bu yaptığın!” Çocuk aceleyle bir deniz yıldızını daha suya atarken, “Bu deniz yıldızı için fark edecek!” diye karşılık vermiş.
İSTİYORUM, İHTİYACIM VAR, ÇÜNKÜ FARKLIYIM… BİR ANNENİN OTİZM YOLCULUĞU
Nevin Benal Penny /Sistem Yayıncılık